24 Mart 2022 Perşembe
Perma Kabusu
17 Mart 2022 Perşembe
Kan Sporu / Bloodsport (1988)
Kan Sporu
16 Mart 2022 Çarşamba
Dido
Dido
15 Mart 2022 Salı
Hokuto No Ken
Biz o zamanlar Hokuto No Ken'den filan anlamıyoruz tabi. Dempsey and Makepeace, Mavi Ay vs izleyip plastik poşet, biraz ip ve oyuncak askerden paraşütçü filan yapıyoruz. Hayatın en güzel zamanları. Çocukluğumun geçtiği o küçük kasabanın bütün mutluluk veren imkanlarından faydalanıyoruz özetle. Tabi şimdilerde fena halde faydasız olduğunu düşündüğüm tarafları da var elbet.
Hokuto No Ken
Bu kasabada Linyit işletmeleri var. Tonlarca kömür çıkartılıyor. Hala da çıkartıyorlar ve yetmezmiş gibi termik santrale de omuz veriyorlar. Neyse konumuz sosyal sorumluluk ya da eleştiri değil bugün. O dönem linyit işletmelerine yeni yeni alet edevatlar geliyordu Japonya'dan. Eh bu aletleri kurup çalıştıracak, nasıl çalıştığına dair eğitimleri verecek Japonlar da geliyordu yanında.
Şansıma bu Japonların enteresan tipli olanları ile babam sayesinde tanışmıştım. Hele bir tanesi vardı ki acayip bir elemandı. Adını şimdi hatırlamıyorum tabi. Ama adam çizgi roman okumayı çok seviyordu. Tabi onların Japon versiyonlarını. Ben olmayan ingilizcemle bu arkadaşla anlaşmaya çalışırken birbirimizi tanır hale gelmiştik bir süre sonra. Yolda karşılaşınca filan selamlaşıyorduk.
Bir gün babamın marketine (teheyyy.. söylemesi acayip keyif veriyor da artık market filan hak getire tabi) Japonya'ya döneceğini söylediğine herkes bi üzülmüştü. Garip bir topluluğuz biz. Hemen ısınıp arkasından üzülecek hale çok çabuk geliyoruz. Neyse... eleman giderken bana elindeki tüm Hokuto No Ken mangalarını bıraktı. Tom Miks, Teksas, Zagor, Martin Mystere, Mister No, Örümcek Adam, Süpermen filan değil ha. Bildiğin orijinal Japon mangası. Fena bir durumdu benim için.
Lakin bu Japonların her şeyi ters ya (ya da belki biz tersiz de onlar düz) mangalar da tersten ve sağdan sola gidiyordu doğal olarak. Benim bunu çözmem bir iki haftamı almıştı. Çok sinir bozucuydu ama çizimler enfesti. O kadar ayrıntılı, post apokaliptik ve uzun işleri daha önce hiç görmemiş biri için onlarca kitaptan oluşan bir set gerçekten de tam bir ziyafet niteliği taşıyor.
Üzerindeki yazılardan sadece Jump Comics'i okuyabiliyordum ki o da zaten İngilizce yazılmıştı. Onun dışında anlam veremediğim karalamalarla doluydu içi benim için. Ama günlerce hatta haftalarca büyük keyif alarak okumuştum onları. Hala buralarda bir yerlerde kalan birkaç kitap olmalı.
Bu arada bu Hokuto No Ken (ki Fist of the North Star olarak da ortalıkta dolanıyor) anime olarak da hayatımıza girmiş. Türkçe altyazılı hallerini internette bulabilirsiniz. Animesi, mangaları kadar etkili değil ama yine de izlenmeye değer.
Hey gidi günler heyy..
14 Mart 2022 Pazartesi
Lupin Sansei: Pandora no Isan
Diğer ikisi Contra ve Chip'n Dale gibi daha önce defalarca oynanmış oyunlarken, gerçekten de biri daha hiç görmediğim bir oyundu. Hatta daha önce hiç karşılaşmadığım oyun mekaniklerinden ile fevkalade etkilenmiş ama oyunun aşırı zorluğundan sonuna gelememiş olsam da uzun zaman oynayacağım garantiydi. Fakat safça arkadaşıma ödünç verdiğim kaset geri dönmeyince bir daha asla oynayamadığım gibi ismini de unutmuştum zamanla. (hoş muhtemelen Japoncaydı ve hatırlamam mümkün olmayacaktı)
Yıllarca aklıma geldi ve kendi kendime hayıflandım durdum. İnternet gerçek bir bilgi cenneti olmaya başladıktan sonra her aklıma düştükçe aklımda kalan görüntülerden anahtar kelimeler üretip araştırmalar yapadurdum. Mesela oyunda inventory sistemi vardı, eşyalar topluyordun. 3 karakterden biri siyah şapka takan, zayıf ve sakallı bir adamdı. Hatta gece görüş dürbünü gibi bir detay da vardı.
Bence gayet yeterli bunca bilgiye rağmen kime sorduysam hep farklı oyunlar ile geri bildirimler aldım ve oyun zamanla bende büyük bir saplantıya dönüştü. Birincisi oyunu bulursam geçmişime dair eksik bir parçayı tamamlamanın huzuruna ereceğim sanrısı. İkincisi garip şekilde, sanki oyunu oynamış olsam hayatımın daha farklı olacağı ki bu da kasedi geri vermeyen arkadaş hakkında kötü kötü düşüncelere gark ettiriyordu. Üçüncü ve en acısı, acaba hepsi benim kafamda kurduğum bir hikayeden mi ibaretti.Ve nihayet geçtiğimiz yıl sayısını unuttuğum araştırmaların sonuncunda oyunun yeni bir sürümünü japon klasik listelerinden birinde görmemle, neredeyse 25 yıllık bu tırt gizem son buldu. Oyunun ismi, yapım yılı hatta oyunun browser üzerinde oynanan bir emülasyonuna dahi ulaşabildim. (https://www.retrogames.cc/nes-games/lupin-sansei-pandora-no-isan-japan.html)
Huzura erdim mi? - Ehh, en azından kafamda kurduğum bir hayal ürünü olmaması içimi büyük rahatlattı.
Hayatımı değiştirecek kadar başarılı mı bir oyun mu? - Ucundan bile geçmiyor fakat kaseti geri vermeyen arkadaş hakkında düşüncelerim sabit.
YAZI: ICG