7 Mayıs 2022 Cumartesi

Michael Jackson Konseri / 23 Eylül 1993

80'ler
i hasarsız atlattıktan sonra 90'lar yeni bir şehir, yeni bir yaşam ve yeni bir dönem ile karşılamıştı beni. İstanbul'un garip dokusu henüz kendini kaybetme noktasına gelmemişti o zamanlarda. Değişik ve hoş bir 10 yıllık dönem yeni başlamıştı. Rock müzik fena halde etkili olmakla birlikte değişik tatlar ve kokular da insanı cezbetmiyor değildi hani. Anlamaya, anlamlandırmaya daha yeni yeni başlamış, fikri beş karış havada ve gençlik başımda duman hallerinde bir yaşam sürerken Michael Jackson'ın konser vermeye geldiği haberi yayılmıştı. Konserin organizatörü o dönemlerde çok popüler olan Ahmet San'dı.

Michael Jackson Konseri

Billie Jean gibi insanın hayatını, içini, dışını kıpır kıpır eden bir şarkıyla büyümüş olmanın verdiği şevk ama karşıt taraftan pejmürde rocker kafasının pek uyuşmamasıyla birlikte yapacak bir şey yoktu. Jackson geliyordu, o konsere gidilmeliydi. Lakin aylar süren hummalı çalışmaların ardından o lanet olası bilet alınamamış, büyük hayal kırıklığı yaşanmıştı. Pepsi'nin beleşe verdiği biletlere de şansımız yetmemiş, belki de 1 defa yaşanabilecek bir olay, görülebilecek bir Michael Jackson kaçırılmak üzereydi.

Bu ruh hali içinde babanın yanına gittiğini ve adamın sana çıkarıp 1 tane Micheal Jackson'ın Dangerous turnesinin İstanbul konseri biletini uzattığını düşün! Bir de bunu konsere 1,5 saat kalmışken yapsın. Uçarak gittiğimi sanıyorum, zira o İstanbul trafiğinde Michael Jackson sahneye çıkmadan hemen önce İnönü Stadyumu'na girmiş, yerimi almıştım.

Kabul edelim, bu durumda kim olursa olsun fena halde heyecanlanır. Ben de aynı durumu yaşıyordum. Lakin diğer yandan da etrafa sezdirmeme çabasındaydım, ne gereği varsa. Neyse, karmaşık ruh halleri ve gel gitler yaşarken müzik başladı ve adam sahneye çıktı. Işıklar, sesler, gürültü, çığlıklar, acayip bir atmosfer... Yerinde durmak, sakin kalmak pek mümkün değildi doğal olarak.

Popüler kültürün en önemli nesnelerinden biri olması, kapitalizmi ve gösterişi bir hayli ön planda olması vs vs hiç önemli değil. Adam sahnede efsaneydi. Moonwalk yapışı, şarkıları yorumlayışı, gözlükleri bile bambaşka geliyordu insanın gözüne. Sıklıkla söylediğim hatta çoğunlukla itiraf ettiğim bir şey var ki o da "onca gittiğim konser arasında en iyisi Michael Jackson konseriydi!"


NOT: Yazıda kullanılan görsel ve video Michael Jackson konserinin organizatörü Ahmet San'ın web sitesi ve YouTube kanalından tırtıklanmıştır. Affına sığınıyoruz :)

6 Mayıs 2022 Cuma

80'lerde Marvel Çizgi Romanları

Son 20 yıldır, özellikle de MCU (Marvel Cinematic Universe / Marvel Sinematik Evreni) ile birlikte bir hayli popülerleşen Marvel çizgi romanları eskiden ülkemizde bilinir ama bulunmaz durumdaydı. Spider-man'i saymazsak, ki o zamanlar bizde Örümcek Adam adıyla yayınlanırdı, bu konuda seçenekler oldukça azdı. Örümcek Adam'ın içerisindeki maceralarda görebilirsek bazı diğer Marvel karakterlerini de görürdük. Onlar da kısa öykülerden ibaret olurdu ve tadı damağımızda kalırdı. 

80'lerde Türkiye'de Marvel Çizgi Romanları

Ama o dönemlerde pek sık olduğu üzere yine aynı adam karşımıza çıktı ve hayatımıza bir hayli fazla renk kattı. Alfa Yayınları'nın kurucusu ve sahibi olan Ali Recan sayesinde birbiri ardına Fantastik Dörtlü, Kaptan Amerika, Silver Surfer, Hulk gibi süper kahramanları okuma fırsatına sahip olmuştuk. Thor'u da unutmayalım, o da dönemin bizim için yeni kahramanlarından biriydi ve adını nasıl telaffuz edeceğimiz konusunda pek çok farklı yoruma sahiptik Gerçi sonradan öğrendik ki çok da bir şey değilmiş, gördüğün gibi okuyormuşsun.

Bu yayınların birkaç yıl içerisinde ardı ardına yayınlanmasından sonra Ali Recan kurucusu ve sahibi olduğu Alfa Yayınları'ndan ayrılmış, Kesim Ajans'tan Nurcihan Kesim ve Aslı Karasuil'in sahibi olduğu Marvel Yayınları'na geçmişti. Yayın Müdürlüğü görevini yaptığı yayınevinde Yıldırım Örer de Teknik Yönetmen görevindeydi. İkili sayesinde G.I.Joe (Süper Joe adıyla yayınlanmıştı), Iron Man (Demir Adam adıyla), Hulk (Dev Hulk olarak), Silver Surfer okuma fırsatına sahip olmuştuk. Arada Marvel adında bir özel seri yayınlamışlardı ki bu seride She Hulk, The Avengers, Ms. Marvel ve Fantastik Dörtlü'den maceralar içeriyordu.

Bu arada süper kahramanları saydık burada ama saymadığımız başka Marvel etiketli kahramanların yayınlarına da ulaşabiliyorduk o dönemde. Conan ve Red Sonja'nın kendine ait serileri vardı. Başta Conan'ın içinde kısa öyküleri olan King Kull ise daha sonraları kendi adıyla bir yayına sahip olmuştu.

Renkli kapakla siyah beyaz olarak yayınlanan maceraların içinde kendimizi kaybederdik o zamanlar. Havalar da güzeldi, insanlar da. Kendimizi mutlu bir hayatın içerisinde bulmamız çok uzun sürmüyordu. Çizgi romanlar siyah beyaz olsa da bize kattıkları rengarenk şeylerdi.