15 Mart 2022 Salı

Hokuto No Ken

Başlığı okuyunca insanın aklında hemen "o ne be" gibi bir cümle oluşuyordur eminim. Japonca olduğu oldukça tahmin edilebilir ama nedir, ne işe yarar gibi sorulara cevap vermez bu tabi. Uzatmayayım lafı çok fazla. Bu Hokuto No Ken bir Japon mangası. 80'li yılların ortalarında yayınlanmaya başlıyor. Pek çok benzerinden farklı olarak döneme damgasını vurma özelliği taşıyor.

Biz o zamanlar Hokuto No Ken'den filan anlamıyoruz tabi. Dempsey and Makepeace, Mavi Ay vs izleyip plastik poşet, biraz ip ve oyuncak askerden paraşütçü filan yapıyoruz. Hayatın en güzel zamanları. Çocukluğumun geçtiği o küçük kasabanın bütün mutluluk veren imkanlarından faydalanıyoruz özetle. Tabi şimdilerde fena halde faydasız olduğunu düşündüğüm tarafları da var elbet.

Hokuto No Ken

Bu kasabada Linyit işletmeleri var. Tonlarca kömür çıkartılıyor. Hala da çıkartıyorlar ve yetmezmiş gibi termik santrale de omuz veriyorlar. Neyse konumuz sosyal sorumluluk ya da eleştiri değil bugün. O dönem linyit işletmelerine yeni yeni alet edevatlar geliyordu Japonya'dan. Eh bu aletleri kurup çalıştıracak, nasıl çalıştığına dair eğitimleri verecek Japonlar da geliyordu yanında.

Şansıma bu Japonların enteresan tipli olanları ile babam sayesinde tanışmıştım. Hele bir tanesi vardı ki acayip bir elemandı. Adını şimdi hatırlamıyorum tabi. Ama adam çizgi roman okumayı çok seviyordu. Tabi onların Japon versiyonlarını. Ben olmayan ingilizcemle bu arkadaşla anlaşmaya çalışırken birbirimizi tanır hale gelmiştik bir süre sonra. Yolda karşılaşınca filan selamlaşıyorduk. 

Bir gün babamın marketine (teheyyy.. söylemesi acayip keyif veriyor da artık market filan hak getire tabi) Japonya'ya döneceğini söylediğine herkes bi üzülmüştü. Garip bir topluluğuz biz. Hemen ısınıp arkasından üzülecek hale çok çabuk geliyoruz. Neyse... eleman giderken bana elindeki tüm Hokuto No Ken mangalarını bıraktı. Tom Miks, Teksas, Zagor, Martin Mystere, Mister No, Örümcek Adam, Süpermen filan değil ha. Bildiğin orijinal Japon mangası. Fena bir durumdu benim için.

Lakin bu Japonların her şeyi ters ya (ya da belki biz tersiz de onlar düz) mangalar da tersten ve sağdan sola gidiyordu doğal olarak. Benim bunu çözmem bir iki haftamı almıştı. Çok sinir bozucuydu ama çizimler enfesti. O kadar ayrıntılı, post apokaliptik ve uzun işleri daha önce hiç görmemiş biri için onlarca kitaptan oluşan bir set gerçekten de tam bir ziyafet niteliği taşıyor.

Üzerindeki yazılardan sadece Jump Comics'i okuyabiliyordum ki o da zaten İngilizce yazılmıştı. Onun dışında anlam veremediğim karalamalarla doluydu içi benim için. Ama günlerce hatta haftalarca büyük keyif alarak okumuştum onları. Hala buralarda bir yerlerde kalan birkaç kitap olmalı.

Bu arada bu Hokuto No Ken (ki Fist of the North Star olarak da ortalıkta dolanıyor) anime olarak da hayatımıza girmiş. Türkçe altyazılı hallerini internette bulabilirsiniz. Animesi, mangaları kadar etkili değil ama yine de izlenmeye değer.

Hey gidi günler heyy..


Hiç yorum yok: