20 Ağustos 2021 Cuma

Hikmet Şimşek ile Pazar Konseri

Şimdi hayal edin! Çocuksunuz ve bir Cumartesi sabahı kahvaltı sonrası atmışsınız kendinizi sokağa. İlk önce Ziraat Bankası'nın bahçesinde Şeftali ağacını ziyaret etmişsiniz. Ardından okulun bahçesinde top oynamışsınız. Akşamüstüne doğru evin arkasındaki sokakta misket, hava kararmaya başlayınca da hangi akla hizmet bilinmez saklambaç oynamışsınız. Anne tarafından balkondan ya da pencereden yapılan klasik "eve gel" çağrısının ardından da peder beye görünmeden odaya kaçmaya çalışmışsınız. Lakin bizim giriş kapısı tam da salonun ortasına denk geliyordu, hep yakalandım. Neyse fırçayı yedikten sonra, odada Conan ya da Atlantis okurken sızıyorsunuz. Sabah ise, normalde top patlasa uyanmayacağınız halde, 08.30'da ayaktasınız. Niye? Çünkü TRT'de önce Voltran ardından da ya bir kovboy filmi ya da hazine adası gibi bir macera filmi başlayacak.

Hikmet Şimşek ile Pazar Konseri

Pür dikkat ekrana kilitlenmiş vaziyette her ikisini de izledikten sonra Hikmet Şimşek ile Pazar Konseri başlıyor. O dönemki garip mizah anlayışımız üzerine adı halk arasında Pazar Kanseri olarak geçen bu program 80'lerin en iyi işlerinden biridir aslında. Gerçi kıymetini benim gibi birkaç kişiyi saymazsak kimse de anlamamıştır. Ama bugün müzik dinlerken seçici davranıyor, dinlediğimizi anlamak için üzerine mesai harcıyorsak bu tamamen Pazar Konseri ve Hikmet Şimşek sayesindedir.

9. Senfoni, 5. Senfoni, Brandenburg Konçertoları ve daha niceleri (hatta Danny Kaye bile) hayatımıza o dönemde girmiştir. Lakin genel olarak şöyle de bir sorun vardı. Voltran'ı yalnız başına izleyip, reklam arasında anne emri ile koşturarak fırından ekmek alıp geldikten sonra Pazar Sineması kuşağı kahvaltı masasında ailecek izlenirdi. Buraya kadar bir sıkıntı yok! Ama her ne Hikmet'se artık, filmin ardından annen kalkar temizlik yapacağım ayağına süpürgeyi takar ve çalıştırır. "Eeee ama Pazar Konseri?!"

Ne çektim ben o Pazar Konseri'ni izleyeceğim diye, anlatamam. Anneme programdan sonra temizliğin bir kısmını yapma sözü verdiğim zamanlar bile olmuştu. Çok verimli olmamakla birlikte pek çok bölümünü izleme şansına sahip olduğumu hatırlıyorum.

Hikmet Şimşek'i 2001 yılında kaybettik belki ama bize hala hatırladığımız, hayatımızın bir bölümünü şenliğe çeviren bir programa imza attığı için de müteşekkiriz.

Hiç yorum yok: