6 Kasım 2021 Cumartesi

Hugo Sanchez

Eskiden futbolun futbol olduğu zamanlar vardı. Şanssızlık bu ya ben tam da sonuna yetişebilmiştim. O günlerden beri ciddi anlamda güzel, iyi, keyifli bir futbol izlemek gibi bir şansım da olmadı. Futbol'un kapitalist sistemle yan yana durduğu ama hala kendinden bir şeyler katabildiği 80'lerde işler daha değişikti. Tabi ki o dönemlerde de büyüklerimiz bize "ohhooo futbol eskiden futboldu" deseler de aynı büyükler şimdilerde ortalıkta futbolun hiç kalmadığını görselerdi nasıl hissederlerdi bilemiyorum.

Hugo Sanchez

80'lerin ikinci yarısının başlarında futbol gerçekten de ticari savaşa dönüşmeden hemen önce bir Dünya Kupası izlemiştik. Benim sindirerek izlediğim, maçları kaçırmamak için türlü taklalar attığım Mexico 1986 o günden bugüne izlediğim en iyi Dünya Kupası diyebilirim. 

Kimler yoktu ki o maçlarda. Maradona, Gary Lineker, Emilio Butragueno, Jorge Burruchaga, Karl-Heinz Rummenige, Rudi Völler, Toni Schmumacher, Enzo Scifo, Michel Platini ve tabi ki Hugo Sanchez. Bunlar aklımda kalanlar tabi. Kendimi biraz zorlasam daha pek çokları da aklıma gelir ama konumuz benim için o kupanın yıldızı Hugo Sanchez.

Kısa boylu, kıvırcık saçlı, sevimli mi sevimli bir adamdı bu Hugo. Kafayla ve özellikle röveşata ile öyle goller atardı ki şaşkınlıktan ağzımız açık kalırdı. Bir de o golün ardından sevinmesi vardı ki ayrı bir değişiklikti. Adam koşar, ellerini yere koyup havada takla atıp yürümeye devam ederdi.

1986 Dünya Kupasını Meksika kazanamadı ama Hugo Sanchez de Meksika da kupayı hak etmişti. Maradona'nın Tanrının Eli golü efsanesini pek çok kişi bilir ya da hatırlar. O yıl kupayı Arjantin kazanmış olsa da bizim gönlümüzde Hugo Sanchez de kazanmış kadar olmuştu.

Yıllar sonra Eduardo Galeano'nun Gölgede ve Güneşte Futbol kitabında adını tekrar gördüğümde hiç şaşırmamıştım. Çünkü pek çok insanda bende bıraktığı gibi etkiler bıraktığına emindim hep. Galeano, kitabın bir bölümünde Yugoslavya'daki savaşa giden iki Meksikalı gazetecinin Drina köprüsü yakınlarında askerlerle burun buruna gelişini anlatır. Her tarafın ortak bir dile sahip olmaması yüzünden, gazeteciler bir türlü kendilerini anlatamazlar. Albay'ın el işaretlerinden anladıkları ölüme mahkum edildikleri olur. Askerler namlulara mermiyi vermeye başladıklarında gazetecilerin aklına pasaportlarını göstermek gelir. Pasaportları eline alan Albay, vatandaşı oldukları ülkenin adını gördüğünde bağırır; "Meksika... Hugo Sanchez"

Ortam bir anda değişir ve askerlerle gazeteciler sarmaş dolaş hale gelirler. Savaşın ortasında Hugo Sanchez'in adı yetmiştir bazı şeyleri değiştirmeye. 

12 yıl İspanya liginde futbol oynayan Sanchez hala İspanya'nın en çok gol atan ikinci oyuncusu ünvanına sahiptir ve dünyanın en iyi 125 futbolcusu listesine girmiştir. Şimdilerde pek bilinmese de bizim gibiler için büyük anlamı vardır Hugo Sanchez isminin.

Hiç yorum yok: