24 Eylül 2008 Çarşamba

Natalie Merchant - Motherland (2001)

Aaahh ahhh. Aşkların en güzeli işte bu. Albüm kapağına bakın ben de o ara hikayeyi yazayım. Fransa 1947. Savaş bitmiş, Fransa toparlanmaya çalışıyor. Elma ağaçları (Fransa'da elma ağacı yoksa hikayeyi unutun) meyve vermiş ve aşkların en güzeli oturmuş elma ağacının gölgesine, dinleniyor. Önünde sevgilisi için topladığı elmalar. Yuvarlak hatları ile insanın hayal gücüne işliyor. Yaz günlerindeki eski aşklara bi saygı duruşu sanki. Albümün aşkla meşkle benim anlattığım kadar ilgisi yok. Anlattıklarım sadece albüm kapağının hissettirdikleri ve belki yaşattıkları. Hatırlarım da bazen kapı aralıkken gelirdi bu albüm aklıma. Bazen kıpkırmızıyken hayat. Bazen Tuff Tuff The Puff ile otoyolda otostop çekerken. Bazen İzmir'in Kordon'unda. Bazen bi çiçek kokusu gibi yayılır her yana. Bazen Eskişehirde bi sinemada Yağmurdan Önce. Bazen kanatlanmış bi melek. Bazen bütün bi hayata çekilecek rüzgar örtüsü. Bazen kaldırım taşlarındaki huzur. Bazen bi yalnızlık acısı. Bazen bi durgunluk. Bazen sımsıcak bi gülüş. Bazen ağızdan dökülen tek bi kelime. Bazen bi kuzu. Hepsinin toplamında ise bi aşk! Koskoca, kendi kendine sığmayan bi aşk. Ömür yetse binyıllara yayılacak bi aşk. Hayatın fundalıklarında bi aşk. Kurumuş toprağa düşen bi aşk. Bi Tuff Tuff The Puff anlar bu hali bi de belki Cyphre. Bi yalınlıktır aşk. Budur işte bu albümün benim adıma özeti. Uzun yıllara yayılmış bi inanç öyküsüdür, bi tutunma hikayesi...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

https://yadi.sk/d/NZ5sluBruGBgB